
Kağıt yığınlarını alıp, klasörlerle dosyalarla raflara koyup toza ve unutulmaya bırakmanın devri nasıl geçtiyse, sayısal ortamdaki tüm bilgileri de sistem odasının dev veri merkezinde dinlenmeye, işlevsel gücü olan bilgiyi de ‘Gün olur kullanırız’ diyerek nadasa alma devri geride kaldı.
Veri depolama artık kuruma, ölçeğine, ihtiyaçlarına ve kendi kurumsal gelişimine göre şekillenen, ‘standart olmayan’, terzi usulü kurgulanan bir yapıyı gerekli kılıyor. Burada maliyet önemli bir unsur ve kurumlar en etkili, en esnetilebilir, en güvenli yöntemlerle kurumsal verilerine hak ettiği değeri sunma çabasında. Çünkü şu bir gerçek ki eskiden veri depolama dendiğinde, en hassas verilerin tutulduğu, pahalı ve yönetmesi zor donanımlar akla gelirken, bugün daha düşük maliyetli ve safi donanım değil, ama yazılım desteğini de arkasına alan, tüm kurumsal bilginin bir arada olduğu yapılar söz konusu. Ayrıca, eskiden veriyi ‘güvenli depolama’ amacı ön plandayken, artık veriyi tekilleştirme, iş zekâsı uygulamaları ile bütünleştirme, güncel ve güncel olmayan veriyi sürekli ayrıştırabilen yapıları ortaya koymak gibi öncelikler gündemde. Bu değişim, veri depolamayı erişilebilir bir BT yatırımı haline getirirken, aynı zamanda her ölçekte şirketin kendini ve bilgilerini daha iyi tanıması gerekliliğini de ortaya koyuyor. Kurumlarda veri hacimleri sürekli artıyor. IDC’ye göre gelecek on yıl içinde sayısal veri hacmi 40 kattan fazla büyüyecek. Geniş hacimli verilerin depolanması, güvenliği, işlenmesi ve yönetimi için depolama platformlarına talep artacağı gibi, bu yapılara yönelik beklentiler de gelişecek. Çünkü devir bilgiyi alıp bir yere koyma değil, onu analiz edebilme, iş süreçlerine dahil edebilme devri. Çünkü önü alınamaz bir ‘büyük veri’ gerçeği tam karşımızda. Çünkü bu veri, iş hayatının ve BT’nin doğası gereği sürekli hareket halinde olmak zorunda. Çünkü büyük veri dalgasında rotasını yitirmek istemeyen her ölçekte her sektörden şirket için, ihtiyaç ve önceliklere uygun bir depolama yapmaktan başka yol yok.